Belirsizliğe Tahammülsüzlük
Belirsizlik, bireylerin yaşamlarının birçok alanında karşı karşıya kalabilecekleri yaygın bir durumdur. Bu kavram, bir olayın, durumun veya davranışın sonuçlarıyla ilgili net bir bilgi sahibi olamama veya gelecekteki bir duruma yönelik değişkenleri tahmin edememe olarak tanımlanabilmektedir (Grupe & Nitschke, 2011). Belirsizliğe tahammülsüzlük ise, bireyin bilmediği ve yeni karşılaştığı durumlar karşısında rahatsızlık hissetmeye ve uzak durması gerektiğine yönelik olumsuz değerlendirme yapmaya yatkın olmasıdır. Diğer bir deyişle, belirsiz durum ve olayları bireylerin tehlike kaynağı olarak görmesi ve bu bilinmezliğe ilişkin duygusal, bilişsel ve davranışsal olarak olumsuz tepkiler vermesidir (Grenier vd., 2005).
Belirsizliğe tahammülsüzlük, anksiyete bozukluklarının altında yatan temel etkenlerden biri olarak kabul edilmektedir (Morris vd., 2016). Satıcı vd. (2020) yaptıkları çalışmada belirsizliğe tahammülsüzlüğün ruhsal esenlik üzerinde doğrudan önemli bir etkiye sahip olduğunu bulmuşlardır. Gullo vd. (2023) tarafından yapılan çalışmada belirsizliğe tahammülsüzlüğün depresyon, anksiyete ve stres üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini görmüşlerdir. Chen ve Zeng (2021) yaptıkları araştırmada da belirsizliğe tahammülsüzlük ile istihdam kaygısı arasında pozitif ilişki, belirsizliğe tahammülsüzlük ile kariyer planlama arasında negatif ilişki olduğunu gözlemlemişlerdir. Dolayısıyla belirsizliğe tahammülsüzlüğün bireylerin iyi oluşlarıyla ilişkili olabildiği anlaşılmaktadır.